Keşfettiğimiz incileri yazmak bu günlüğe başlarkenki ilk planlarımızdan biriydi ya, başladığımızdan beri keşiflerimiz sınırlıydı, o yüzden de ilk yazı neredeyse bir sene beklemiş oldu. Ama sonuçta acelemiz yok ya!
Tatil dönüşü Milan’da arkadaşları havaalanına bırakıp kendimiz Cenevre’ye doğru yollanmadan önce bir yemek yiyelim dedik ama tatil haftası sebebiyle (ferragosta) seçip beğendiğimiz ve sorup merak ettiğimiz her yer kapalıydı. Asık suratlarla eve doğru yola çıksak da yine de sağa sola bakmayı atlamadık. Milan’ın 50 km kadar dışında, Vergiate’de şık görünümlü (ve açık) bir restorana rastlayınca durduk. Alternatifimiz yol üstü mola yerlerinde panini olduğu için pek düşünmeden girdik.
Ortam son derece modern ama bir yandan da Asya motifleri işlenmiş durumda. Açıkçası ben füzyondansa modernize Asya yemekleri olarak yorumladım, ama belkide menüdeki birkaç İtalyan yemeği sebebiyle füzyon demişlerdir, bilmiyorum.
iPad menülerde canlı resimleri görmek her ne kadar hoş olsa da yemek seçmeyi zor hale getiriyor. Bir on dakika kadar uğraştıktan sonra ben Gyoza (Ravioli di Filetta Irlandese), Alp karışık dim sum (dana, karides, beyaz bir balık, sonuncuyu unuttum!) ile başlamaya karar verdik. Tatlar da görseller kadar güzeldi!
Bir menüde trüflü ve porçinili risotto varsa sanıyorum benim onu söylememem mümkün değil. İsterse Osmanlı yemekleri restoranı olsun. O yüzden primi piatti olarak ben risotto söyledim. İşin ilginci o kadar deniz ürünlü yemeğe rağmen Alp de aynısını söyledi! Ben objektif değilim bu konuda, sanırım her zaman beğeniyorum. O yüzden şöyle söyleyeyim, daha iyilerini yemiştim. Benim gibi değilseniz hakkınızı başka şeyde kullanabilirsiniz.
Ana yemek olarak “Kobe” bifteği seçtim. Fiyata ve garsonların hangi sınıf soruma cevap vermemesine dayanarak herhangi bir Japon ineğinden gelen bir et olduğuna inanıyorum. Ama harika pişmişti, yumuşacıktı. Balzamikli bir teriyaki sosla servis yapıyorlar, sos idare eder ama asıl olay bence etin marinasyonundaydı, çok lezzetli hafif bir aroması vardı. Füzyon esintisini biraz daha görebildiğimiz bir seçim oldu.
Alp portakallı ördek istedi. Bu arada menü İtalyance ve Alp İtalyanca nizani, benim İtalyanca ise Duolingo ilk birkaç dersle sınırlı. Neyse ki Duolingo ilk derslerde “arancia” ve “anatra’yı öğretmiş. “Petto d’anatra all’arancia”yı çözebildik! (Sanki resimden anlaşılmayacak!) Biraz fazla pişmiş olmasa gayet iyiydi. Bir de portakal aromasını korkmadan kullansalardı bizce daha iyi olurdu.
Tatlıya geçmeden nane, vanilya, limon ve vodkalı bir sorbe getirdiler. Hem naneli tatlılardan çok hoşlanmıyorum o yüzden pek benlik değildi, hem de bana göre sorbe için çok sıvıydı. Bizde getirmeden önce fazla mı beklemişti bilmiyorum.
Tatlıları seçmek için bir tatlı tepsisi getiriyorlar. Ben atlayıp birini alınca garson no no no diye kızdı! Bizim usul içeriden tazesini getirdi. Tatlıların yanındaki sade çizimlere özellikle bayıldık! Alp yeşil çaylı (sanırım matchayı kastediyorlar) bir tiramisü yedi. Zaten Alp de mochi gibi diye tanımladı. İşte restoranın en füzyon yemeği de buydu!
Bense İtalyanca pastacı kreması kelimesini seçince gerisini pek düşünmedim, kedi dili temelli manolya tipi bir tatlı söyledim. Benim standartlarımda biraz fazla tatlı da olsa (ben şekersiz tatlı seviyorum) çok güzel yapmışlardı, öneririm.
Otoyol üstü lokantalarının paninilerini kabullenmişken bu restoranı bulmak büyük keyif oldu. Yolu Milan’a veya civarlarına düşenlere bir fikir olsun.
Face Fusion Restaurant
Via Sempione 82
21029 Vergiate (VA)
T. 0331 942522
http://www.facerestaurant.it/
No Replies to "Face Fusion Restaurant - Vergiate, İtalya"