Deneme, Başarısızlık ve Avuntu Öyküsü: Muz Yaprağında Balık

Her deneme başarıya ulaşamayacağı gibi, her başarısızlık da kötü sonuçlanacak değil.

Salt acid fat and heat izlediğimizden beri muz yaprağında bir şeyler denemek istiyorduk. Geçen hafta gyozalar için malzeme almaya gidip de muz yaprağı bulunca sevinçten zıplaya zıplaya eve geldim. Dün de balık bulunca bu iş tamam dedik!

Yalnız vakit kış, hiçbir yerde kömür satılmıyor. Evde de kömür yok (aslında depoda köşede varmış da bizim çok geç haberimiz oldu, neyse). Ne yapalım ne yapalım derken önce mangalda odunları yakar köz haline gelince yemeğe geçeriz dedik, sonra zaman kazanmak için şöminede odunları köz haline getirip mangala almaya karar verdik. İş bölümü olarak da şömineyi yakıp közleri hazırlamak bana düştü.

Canavar gibi bir ateşle canavar közler hazırladım hazırlamasına ama Alp söylediğinden yarım saat geç gelince közlerin çoğu kül oldu. Neyse dedik, olduğu kadarla hızlıca yaparız. Köz olduğu için tütmeyi bıraktı ya mangalı evin içine aldık, şömineden kürekle közleri doldurduk.

Tabii tüm zemin sıçrayan mini közlerle doldu ama önemli değil yer fayans, ateşle tecrübeli… Sonra mangalı bahçeye taşıdık. Malum, tütebilir, akşam akşam yangın alarmıyla, karbon monoksit zehirlenmesiyle uğraşmayalım. Dışarı aldık ama koca bir parça nerdeyse köz olan bir odun kaldı. Dışardaki gözümüze az görününce onu da alalım dedik. Tabii odun kalmadığı için maşayla taşırken dağıldı, yalnız bu sefer fayans üzerine değil parke üzerine! Alp büyük parçayı maşayla aldı gitti, ben de yanmaz eldiveni buldum parçaları söndürdüm. İnanır mısınız iz falan olmadı! Neyse…

Bu arada bizim bir köz tepsisi var, közmatik gibi bir şey. Onu bulmaya çalıştık bulamadık. Yalnız ona güvendiğimden domatesleri minik seçmiştim, sarımsakları ayıklayıp soğanları biberleri doğramıştım… Neyse mangal için arada yağ toplamaya kullandığımız aluminyumları bulduk, onunla idare ederiz dedik. Yağladık, attık mangala. Ama köz çok az, bunlar olana kadar balığa kalmayacak diye düşünüp madem öyle iki dakika şöminenin içinde pişirelim dedik. Bu arada da iyice füme kokusu siner ne güzel diye düşündük.

Gayet güzel olmaya başladı ama biz tabii diken üstündeyiz, içinde yağ var ve ateş büyük. Nitekim biraz sonra köşesinden minik mavi ateşler görünmeye başladı, çıkarıp üfledik, söndü. (Yangın söndürme tüpümüz erişilebilecek mesafedeydi merak etmeyin!) Bu arada da idare edecek kadar pişti nasılsa dedik.

Bu arada bir detay, balığımız tatsız tuzsuz beyaz bir olta balığı. En azından yetiştirme olmasın, zaten marine olacak sebzeyle pişecek diye bunu seçtik. Adını anımsamıyorum. Balığı sumak, portakal suyu ve espelette biberi ile bir saat kadar marine ettim.

Kapaklı ızgaraya muz yaprağını, üstüne balıkları, üstüne de soğan, domates, biber, sarımsak karışımını döküp sarıp sarmaladık, közün üstüne attık. Yalnız muz yaprağı ızgaranın kilidine denk geldiği için kilit tam kapanmamış, tam çevirirken açıldı, bizim kundaktaki balık komple közün üstüne…

Alp koştu bir maşa buldu geldi. Neyse ki muz yaprağı hemen yanmadı ve yemeği(n çoğunu) korudu. Közün üstünde kalan soğan ve domateslere mangalın kapağıyla veda edip, kalan sağları içeriye, tavaya götürdük. Tavada güzel güzel pişirmeyi tamamlayıp yedik.

Balığın tadını almadım, bu son derece iyi bir şey benim için! Bolca is kokusu da vardı, bu da güzel. Sumak, biber ve sebzeler de çok güzel bir aroma vermişti. Her ne kadar saçmalık da olsa lezzetli bir yemek oldu! Tekrar denenmek üzere kaydedildi…

 

Buyrun bu da son ürün…

 

Tarif özeti:

Beyaz balığı sumak, portakal suyu, kırmızı biber, tuz ve karabiber ile bir saat kadar marine edin. Domates, soğan, sarımsak ve biberi közleyin. Hepsini muz kabuğuna yerleştirip bohça yapın. Çift taraflı balık ızgarasında mangalda pişirin.

For English click here!

No Replies to "Deneme, Başarısızlık ve Avuntu Öyküsü: Muz Yaprağında Balık"